9 Ağustos 2014 Cumartesi

EGE’NİN KUDÜS’Ü PATMOS


 31 TEMMUZ PERŞEMBE Kalimnos- Patmos

Kalimnos’tan günaydın herkese,
Yine yelkenlimizi alargada bıraktığımız için rüzgar nedeniyle çok rahat uyuyamadık. Sabah kahvaltımızı teknemizde yaptıktan sonra öğle saatlerinde yola çıkıyoruz. Rotamız bizim ziyaret edeceğimiz son On iki adalardan biri, Patmos.

Bu yazımızın şarkısı da tüm adalarda muhakkak duyduğumuz  ve Mikis Theodorakis 'İn meşhur Zorba şarkısı.. (ismin üstüne tıklayınız)

Patmos’a yaklaşırken karşılaşacağınız manzaralardan biri

Patmos Ege’nin Kudüs’ü olarak anılıyor. Kudüs’ün 3 semavi din için de önemli ve kutsal olduğunu düşünürsek bu adlandırma biraz abartılı gelebiliyor. Peki, neden Patmos’a Egenin Kudüs’ü demişler?
Kaynakça kitabımıza göre Patmos’un dinsel önemi, Aziz Yuhanna’nın adaya geldiği M.S. 95 yıllına ve Aziz Yuhanna Manastırı’nın kurulduğu 1088’e kadar uzanırmış.   Bugün ada hem turistler için hem de özellikle manastırı ziyarete gelen hacılar tarafından popüler.
Ben de adanın merkezi Skala’ya girerken manastırı ziyaret etme hayalini kuruyordum ama ne oldu, ilerleyen dakikalarda öğreneceğiz :)

Skala  yatçılar tarafından da popüler ki girdiğimiz limanda kıyıya yanaşacak yer bulamadık. Bu sefer kıyıya yanaşmayı planlıyorduk çünkü iki gecedir uykusuzuz. Bir de seyir ve rüzgar yorgunluğu da eklenince pek parlak değil halimiz. Etrafta birçok Türk bayraklı yelken ve yat var. Bizim gibi yer bulamayıp koyun içinde alargada duran bir Türk yelkenciye soruyoruz “yer yok galiba” diye, o da “böyle iyi sorun yok” diyor. Gerçekten de koy korunaklı rahatsızlık yaratmıyor.



Tepeden Skala'nın genel planı

Demir attıktan sonra, “zaten akşamüzeri geldik, yorgunuz da, aman vuralım kafayı uyuyalım” diyor ve saatlerimizi güneş batmadan öncesine ayarlayıp dinlenmeye çekiliyoruz.
Sadece 1 saat bir dinlenme yetmiyor ama yemeğe çıkmak lazım. Yolda giderken çok güzel bir mezarlığa rastlıyoruz ve ben içeri girip fotoğraf çekmeden duramıyorum.




Biz de olsa sanırım bu çiçekleri çalarlar :(

İstikamet yine benim araştırmalarım sonrası gitmeyi kafayı koyduğum yer “Tsipoyradiko” “çipuraki”gibi bir okunuşu var ama tam öyle de değil neyse işte sora sora bulduk zaten deniz kenarında ve şemsiyeli bir yer limanın sonunda… Hemen yanında “ Hotel Delfini” var. Daha şık yerler de var kabul ediyorum hatta bulamasaydık eğer şeklen daha güzel olan “Arion” kafe barda otururuz diye düşünmüştüm. Masa seçimi yaparken Öz, ilgilenen kıza bir espri yapıyor ama kız anlamıyor, ben de anlatmaya çalışıyorum ama olmuyor, tuhaf bir gerilim oluşuverdi, zaten kızcağızın mizacı ve sesi biraz sert… Yani bir şey olursa aldırmayın siz onun normal hali öyle.  Neyse oturuyoruz kazasız belasız :)

 Buranın spesyeli ve -kesinlikle yemenizi öneririm-  adalarda şu ana kadar yediğim en güzel yemeklerden biri;  Fava üzerine karamelize ahtapot parçaları ve çok güzel bir sos.  Bir de Tzatziki seçiyoruz farklı olarak menüden,  bizim cacığın daha katı hali, sarımsağı falan yerinde ama :)

Yemek sonrası şık Skala sokaklarında dolaşıp butiklerin vitrinlerine bakıyor bir yerde oturup kahvelerimizi içiyoruz. Öz baklava yiyor, hani sizin bizim kavgası yaptığımız, ama beğenmiyor. Gece geç saatte tekneye dönüyoruz.

1 AĞUSTOS CUMA- PATMOS

Sabah başka bir macerada buluyoruz kendimizi.  Zaten uykusuzluktan geç uyandık bir de çıktık dışarı ki limana yanaşmış bir Türk yelkenlisi çapasını takmış. Adamcağız çevreden yardım istiyor. Yelkenci dayanışması gösterip biz ve bir başka Türk teknesi problemi çözmeye çalışıyoruz. Sonuç olaraksa bir dalgıç geldi ve çok öncesinden denizin dibine bırakılmış tonoz halatlarına dolanmış olan çapa ve zincir kurtarıldı.

E artık adayı gezelim diyoruz. Adanın merkezinden,  gelenlere selam çakan Aziz Yuhanna Manastırına ve manastırın bulunduğu Khora’ya gitmek için yarım gün zaten falan deyip pazarlık yapıp 15 euro’ya bir atv kiralıyoruz. Ama pek keyif alamadık atvden.



Khora’nın ara sokaklarında biraz dolandıktan sonra manastıra doğru çıkıyoruz. Ama o da ne manastır 15 dakika önce kapanmış. Kendime çok kızıyorum halbuki rehber kitabın (artık ismini ezberlediniz biliyorum ama yine hatırlatayım kitabımız; Yunan adaları Görsel Gezi rehberi) kenarında manastırın açık olduğu saatler yazıyor ama ben dikkat etmiyorum :(


Dışarıdan manastırın fotoğrafını çekmekle yetiniyorum


Manastır Aziz Yuhanna’nın onuruna keşiş Mukaddes Khristodoulos tarafından kurulmuş. 

"Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir. Ama birbirimizi seversek, Tanrı içimizde yaşar ve O'nun sevgisi içimizde yetkinleşmiş olur.Tanrı'da yaşadığımızı ve O'nun bizde yaşadığını, bize kendi Ruhundan vermiş olmasıyla anlıyoruz." diyen Aziz Yuhanna Hz. İsa'nın 12 havarisinden biridir ve burada şunu da belirtelim mezarı da Selçuk Efes'tedir.

Yunanistan’ın en etkin ve zengin manastırlarından biri olan Aziz Yuhanna Manastırı kuleleri ve payandaları ile binlerce hacıyı cezbeden hazineleri koruyor. Manastırın kütüphanesi de birçok yazmanın ve papirüsün kaybolması ve başka ülkelere götürülmesine rağmen Yunanistan’ın en büyük kütüphanelerinden biri imiş. Hazinelikte yer alan 1088 tarihli papirüs Bizans İmparatoru 1. Aleksios Komnenos’un altınla mühürlediği manastır tapusu bu kıymetli yazmalara örnek.


Neyse eğer siz giderseniz manastırın en çok rağbet gören parçası olan Aziz Yuhanna ikonunu ve Ana avluyu görmeden gelmeyin, bir de ben olsam girişin paralı olduğu hazineliği de görürdüm.


  E biz de Khora sokaklarını dolaşıp fotoğraf çekelim diyoruz. Öz çok ilgilenmiyor, muhteşem manzarası olan bir kafe de takılmayı tercih ediyor ve ben tek başıma dalıyorum Khora’nın güzel sakin ve temiz sokaklarına.

Khora ya da Chora bölgesi Unesco tarafından dünya mirası listesine alınmış diğer bloglarda yazdığına göre ama benim kaynak kitabımda böyle bir şey yazmıyor. Fakat listeye alınmışsa da hakkı var, Khora daracık daracık labirent sokakları göz alıcı beyazlıktaki evleri ile tam bir Bizans mimarisi örneğiymiş.  





Her yerde sanat galerileri ve kafeler var




Bu da bir hediyelik eşya dükkanının önü





Ben bu rahiplere bayıldım :)



Kimi sokak araları işte bu kadar dar








Bir kaç kapı ve güzel bir kapı tokmağı




Khora'da 40'dan fazla manastır ve şapel  yer alıyor...


Burası da Kahora'daki bir sanat galerisi. Evlerin iç yapısı geleneksel Anadolu evleriyle çok benzer geldi bana.



Bu da tavanı




Aynalı dolap size de çok tanıdık gelmiyor mu? 




Burası da sanırım eskiden mutfakmış




Bu da ne böyle şimdi ne güzel ev geziyorduk nereden çıktı derseniz, Yunan adalarının klasiği asılmış kurumaya bırakılmış ahtapotlar, her yerde bunlardan görebilirsiniz


 Evet fotoğraflarla Khora gezisinin de sonun geldik, Khora’yı ben çok sevdim, ya siz?
 E madem manastırı göremedik o zaman kutsal kıyamet mağarasını görelim diyoruz, o da kapalı. Kutsal Kıyamet Mağarası Bakire Meryem’in annesine adanmış kilisenin içinde yer alıyor ve  Khora’dan merdivenlerle iniliyor. Kutsal Kıyamet mağarası aziz Yuhanna’nın cehennem ateşini görüp müridine Vahiy Kitabını dikte ettirdiği yer.  Üstünde vahiy kitabının yazılmış olduğu kaya, söylendiğine göre azizin başını yasladığı girintiler ve içinden tanrının sesini duyduğu kaya yarığı da görülebilirmiş. Üçe ayrılan kaya da Teslis inancını (kutsal ruh, baba ve oğul) simgeliyormuş.



Bu adada şansımıza küsüp ve kendime sinirlenip tekneye dönüyoruz. Hep gez gez nereye kadar biraz da iş diyor ve teknemizi temizliyoruz. Akşam da Meltemi diye bir cafe barda aperatif şeyler yiyip internette takılıyoruz.
Patmos’ta iki gün kaldık dinlendik… ertesi sabah erkenden uyanıp yola çıkacağız, rotamız bu sefer uzak, tam hoşça kal Patmos diyecektik ki, ada bizim gönlümüzü almak için bu seyyar müzik arabasının kolunu çevire çevire gezen tonton amcayı  yolluyor ve güzel bir Yunan ezgisiyle veda ediyor bize.  



Resim çok güzel değil kusura bakmayın artık

Sürç-ü lisan ettiysem af ola lafı çok uzattım galiba neyse Naksos’ta görüşmek üzere, unutmadan Öz’den de selam


UYARILAR

*Aziz Yuhanna Kilisesi her gün sabah 8’le öğlen 13.30’a kadar ve salı, perşembe, pazar günleri ise 16.00 ile 18.00 arası da açık. Kiliseyi görmeyi planlıyorsanız saatlere dikkat edin lütfen

* Kiliseye gidecekseniz giyiminize de dikkat etmeniz gerekiyor.

* Adaların hepsinde arkeoloji ve halk müzeleri ve farklı konseptlerde müzeler var vaktiniz olursa ve merakınız varsa, bilginize…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder