26 Mart 2014 Çarşamba

Bahar okuma şenliği




Bu şenlikte ben de varım... Blog deryasında yeni yeni yüzmeye çalışırken http://kitapbocegim.blogspot.com.tr/?m=1 sayesinde Pinuccia'nın kitapları bloguyla tanıştım. Pinuccia'nın kitapları blogunun düzenlediği kış okuma şenliğini tüh kaçırdım derken bahar okuma şenliğine 11 gün gecikmeli de olsa yetiştim. Benim için kötü bir zaman hem İstanbul film festivali hem de yine önümüzde uzun yollar var. Bakalım ne kadar başarılı olacağım...
Ve gelelim benim okuma listeme;

1. Kategori (10 puan): Tavsiyelerine güvendiği birinin önerdiği bir kitabı okuyanlara (En az 200 sayfa)

Bu kategoriyi okur okumaz hemen soluğu sahaf arkadaşım Murat'ın yanında aldım. Benim için kolay bir kategori oldu... Kitabım Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü.  
Arka kapaktan "Saatleri Ayarlama Enstitüsü toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan teknikle anlatıyor" 

 

2. Kategori (15 puan): Bir şiir kitabı okuyanlara (Sayfa sınırlaması yok).

Bu kategoride de çok zorlandım sayılmaz çünkü uzun bir süredir kütüphanemde bekleyen iki özel kitap vardı. Biri Mahmud Derviş- Mavi Bir Gün, diğeri ise Furuğ- Yeryüzü Ayetleri. Filistin ulusal marşı Neşîd el-intifada'nın da söz yazarı olan Mahmud Derviş, yaşamıyla, coğrafyasıyla hep beni etkilemişti. Arka kapakta yer alan " Direnmenin ve sürgünlüğün şiirin yazdı o. Bir ulusun varoluşunu dile getiren, dayanma gücünü anlatan birer simgeye dönüştü her bir dizesi." bu sözler bile onu okumak için yeterli bir sebep değil mi?



 3. Kategori (15 puan): Herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa).



Yine kütüphanemden bir kitap seçtim; Arundhatri Roy'dan Küçük Şeylerin Tanrısı. 1997 Man Booker Ödülü almış olan bu kitabı uzun bir süre bavulumda bile taşıdım her yere ama bir türlü fırsat bulup okuyamadım bu sefer umarım okuyacağım...




4. Kategori (15 puan): Bir öykü kitabı okuyanlara (Sayfa sınırlaması yok). 



Öykü deyince ilk akla gelen isimlerden biri Sait Faik Abasıyanık ve ben de onun Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabını okuyacağım... 



5. Kategori (20 puan): Adında bir çiçek adı olan veya "çiçek" sözcüğü geçen bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa)




Bu kategoride henüz karar verebilmiş değilim. Fakat en azından iki seçeneğe düşürdüm.


a) Handan Öztürk'ün Arumi'nin Rüzgargülü
b) Oya Baydar'ın Erguvan Kapısı 

Bakalım gidişata göre karar vereceğim...

6. Kategori (20 puan): Şimdiye kadar hiç bir kitabını okumadığı bir kadın yazardan bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa).



Mina Urgan'ın Bir Dinozorun Gezileri kitabını okumaya  karar verdim aslında bu kitabı çocukken okumuştum ama hiçbir şey hatırlamıyorum. E bu aralar bir gezgin olduğumu düşünürsek kesinlikle okumam gerek...


   
7. Kategori (20 puan): İlk kitabı 2010 yılında veya daha sonrası yıllarda çıkmış bir yazardan bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa).

İşte burada  zorlandım. Aklıma gelen tüm isimler 2010 öncesinde ilk kitaplarını çıkarmışlardı ki yine bir başka blogger arkadaş yardımıma koştu. Everest Yayınlarının ilk roman ödülleri sayfasına bakarak Ercüment Cengiz'in 2012'de ödül aldığı Gırnatacı kitabını okumaya karar verdim ve hemen kitaplığımda yerini de aldı.

8. Kategori (20 puan): Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere (En az 200 sayfa).



Merak ettiğim bir uyarlama buldum bu kategori için;  Kathryn Stockett'in Duyguların Rengi. Irkçılık üzerine duygu yüklü bir kitap olduğunu biliyorum, okuyacağım öncelikli kitaplardan biri olacak...







9. Kategori (20 puan): Kütüphanesinde en uzun süredir okunmayı bekleyen o kitabı okuyanlara (En az 200 sayfa).



Burada da karar vermekte çok zorlandım. Kitaplığımda işim gereği edebiyat dışı kitapların çokluğu malum ve çoğunu bölüm bölüm okumuşluğum var. Ben de bu kategoride yine kitaplığımda yer alan, belgeseli de çekilmiş olan (belgeselinde yine bir kısmını izledim maalesef) Şok Doktrini adlı kitabı okumaya karar verdim... Arka kapaktan " Naomi Klein'in bu kitabı, Şili'deki 1973 Pinochet darbesinden 1989'da Çin'de Tiananmen Meydanı katliamına ve 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılışına kadar dünyanın manzarasını değiştiren olaylarda şok doktrini yönteminin nasıl uygulandığını ve "büyük şirketlerin çıkarlarını kollayan" yeni kapitalizm modelinin dünya halkları adına nasıl bir yıkım ve yoksulluğa yol açtığını takip etmek bakımından eşsiz bir kaynaktır."




10. Kategori (25 puan): Kendisi doğmadan en az 100 yıl önce yazılmış bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa).




Kitabım, ilk çevrecilerden biri olan Henry David Thoreau'nun 1845 yılında Walden Gölü kıyısında bir kulübe yaparak gözlemlerini günlük olarak yazdığı, Doğal Yaşam ve Başkaldırı. Thoreau, Gandhi ve Tolstoy gibi isimleri de etkilemiş...









11. Kategori (25 puan): Rus edebiyatından bir kitap okuyanlara (En az 200 sayfa).



Bu kategori de yine kitaplıktan. Okumadığımı söylemekten yüzüm kızarıyor ama Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler'ini okuyacağım.

12. Kategori (45 puan): Aynı yazardan en az 1.200 sayfa kitap okuyanlara.



Bu kategoriyi de okur okumaz ilk aklıma gelen yazardı; Haruki Murakami. 1Q84'ünü okuyarak bağlandığım yazarın bir başka kitabı olan Sahilde Kafka'yı da okudum. Ve şimdi de geri kalan kitaplarını okuyacağım...





Bu arada blogu olmayan ama şenliğe katılmak isteyenler varsa bana listelerini yolladıkları takdirde blogumda yayınlarım...

4 Mart 2014 Salı

Phuket Hakkında Doğru Bilinen  Yanlışlar





               Phuket Hakkında Doğru Bilinen  Yanlışlar



"Merhaba"dan sonraki ilk yazım Phuket üzerine ne şanslıyım. :) Sizlere, Phuket'e gelmeden önce çevreden duyduğum buraya gelince de yanlış olduğunu deneyimlediğim bir kaç bilgi vermek istedim, esas phuket macerasına başlamadan önce.

http://m.youtube.com/watch?v=GjV0YSaQHg4 Bugun ki şarkımızda bu dinleyebilirsiniz...

- Öncelikle "çok ucuzmuş oralar", yok efendim öyle bir şey! O eskidenmiş, Phuket artık çok daha turistik bir yer. Ve tabi Türk lirasının alım gücü de düşük. Örneğin 2010 yılında Phuket'e gelen arkadaşların bloglarından okuduğum kadarıyla o zaman 100 Baht 3 Liraya tekabül ederken, bugün yaklaşık olarak 100 Baht 7 Lira. ( günlerden 3 mart 2014 ve Dolar 2,2175 TL, Phuket'te ise 1 Dolar 32 Baht) 
Sadece tek bir şey ucuz o da masaj. Her köşe başında, her plajda bir masaj salonu mevcut. Yol üstündeki ve sokak aralarındaki kimi salonlar plajlardaki masaj yerlerinden - diyeceğim çünkü salon değiller - çok daha temizler.
Neresi olursa olsun Tayland'a gelip de masaj yaptırmadan dönmeyin. Gelelim geleneksel tai masajina, o işte biraz sert oluyor. Masaj yaptırdığınız kişiye ya biraz yumuşak olsun deyin ya da yağ masajıyla karıştırılmış bir tai masajı yaptırın çok daha güzel oluyor. Ve tabii ki fiyatlar; genelde 300 baht civarında kimi yerler 350 baht istiyor daha şık yerlerse daha pahalı.        
Ayak masajı, yüz masajı ne isterseniz mevcut hatta kimi yerlerde balıklı ayak masajı da mevcut. Bir iddiaya göre bu balıklar ilk defa Sivas Kangal'dan Tayland'a getirilip sonradan çoğaltılmış :)
- "Böcek, kedi, köpek yiyorlarmış, giden Türkler aç kalıyormuş"  gibi cümleler de biraz abartılı. Böcek protein bakımından zengin olduğu için ve malum buralar biraz fazla sıcak, haşere popülasyonu da yüksek,e bir yandan fakirlik de var, hal böyle olunca da kimi bölgelerde yeniyormuş. Bizim otelin müdürüne göre böcek yenen bölge Tayland'ın doğusu, bizim müdür doğma büyüme Phuket'li ama hiç böcek yememiş. Böcek işini de tamamen turistlik bir şeye çevirmişler, kimi pazarlarda sadece 1-2 tezgahta böcek oluyor. O kadar turistik ki adamlar tezgahın fotoğrafını çekmek isteyenlerden bile para talep ediyor.




Hiç böcek yiyen Taì görmedim demek isterdim size ama dün tamamen yerellere özgü bir festivale denk geldik ve en çok böcek tezgahına da burada rastladık ve çok daha ucuzlardı, tabii bir çok Tailinin de böcek yediğini böylece görmüş oldum. Tatları hiç fena değil bence deneyin :)
Hele hele kedi köpek yemek hiç öyle bir şey yok. Aç kalınacak bir yer asla değil acı seviyorsanız, benim gibi, tam sizlik bir yer. Eğer sevmiyorsanız acısız yemekler de var tabi ki. Pizza, hamburger hatta döner gibi yiyecekler de mevcut ama bu ülkeye gelmişken bence yerel tatları deneyin. Yemek konusunu ayrı bir yazıda size anlatmaya karar verdim, bekleyin beni... :) Ha bu arada domuz eti sık rastlanıyor eğer domuz yemiyorsanız muhakkak  belirtin.

- "Tayland'a vize yok!" mu acaba? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sadece  30 gün vizesiz kalabiliyor. Bizim gibi uzun dönem kalmak istiyorsanız, aman sakın ha vizesiz deyip elinizi kolunuzu sallaya sallaya gelmeyin! Vize run bile yetmeye biliyor. Bu macera da başka bir yazı konusu...

- Phuket'in dört tarafı ( Phuket aslında bir ada ama ana karaya bir köprüyle bağlı) okyanusla çevrili olduğu için her yerden tertemiz bir denize gireceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hele hele yukarıdaki resimdeki gibi bir deniz ve kumsal bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz, bu fotoğraflar ( yukarıdaki fotoğraf internetten indirilmiştir) phuket çevresindeki adalarda çekilmiştir. Ve Phuket'in de sadece batı sahileri yüzmek için elverişli.



- Phuket'in her yerinde deli bir gece hayatı olduğunu düşünüyorsanız onda da yanılıyorsunuz. Gece hayatının merkezi Patong Beach'te Bangla road denilen sokak. Bizim çok tercih ettiğimiz bir yer değil burası  çünkü çoğunlukla seks üzerine dönen bir ticaret mevcut ve de et pazarı... Ladyboylar, direk dansçılarının seksi şovları, go go barlar ve çeşitli seksi şovlar satmaya çalışan insanlarla dolu bir sokak.


Burası da Bangla Road'ın girişi


Tabi bu sokakta ve de Patong'un diğer sokaklarında canlı müzik yapan bir çok yer var. Buralarda kapitalizmin sömürüsünün en iğrenç halinin bir parçası olmadan da eğlenebilirsiniz. Bu barlardan biri de Hard Rock Cafe ki güzel evet ama bir noktadan sonra kazıklandığınızı hissediyorsunuz çünkü çok pahalı. Bir çok tarzda canlı müzik yapan farklı mekanlar da var ve gerçekten iyiler- İngilizce şarkı söylerken konuştuklarından daha başarılılar :) -
Kamala beach'te de Bangla Road'daki gibi mekanlar türemiş. Gece eğlencesi için daha nezih yerler de var tabi ki. Mesela Kata beach  bize bundan 15 yıl öncenin Bodrum'unu anımsattı, bu yüzden sanırım orayı çok sevdik.
Asıl lüks mekanlar ise Surin beach'te. Bir çok beach club var ama en güzeli ve akşam en hareketlisi Catch Beach Club. Fiyatlar yüksek, fazlasıyla birbirini kesmeye gelen insan da var ama takılmayın kimse sizi rahatsız etmiyor.
Bu arada şık mekanlarda Hard rock cafe de dahil buna menüde yazandan daha fazla hesap gelir çünkü hesaba başta size belirtilmeyen %7 vergi ve %10 da servis ücreti eklenir yani ona göre sipariş verin sonra bulaşık yıkamak zorunda kalmayın...

- Cuma namazını kaçıracağım diye düşünüyorsanız onda da yanılıyorsunuz efendim. Phuket'te hatrı sayılır miktarda müslüman var ama buranın müslümanlığı Arap ülkelerindeki gibi değil. Hoşgörü ön planda. Bir ladyboy ile yanyana oturup aynı restoranda yemek yiyebilirsiniz ve bu yerel halk için çok normal. Bizdeki gibi toplum tarafından sadece seks köleliğine zorlanmıyorlar; bir restoranda garson, tur operatörü, güzellik uzmanı vs. olabiliyorlar. Hatta Tayland'ın çok meşhur bir ladyboy mankeni ve bir de pop yıldızı varmış. Kimilerinin eskiden erkek olduğunu düşünemiyorsunuz bile... insanlar bakışkarıyla sizi rahatsız etmiyor. Budisti, müslümanı, hristiyanı, Hindusu hep birlikte yaşıyorlar.
Ve tabi hep gülümsüyorlar,  bunda turizmin en önemli gelir kalemi olmasının payı yüksek. Bazen bir kaçı için "ne kadar da paragöz" diye düşünmüşlüğüm var kimileri turist kazıklamak için ellerinden geleni yapıyor. Bu da her yerde her an "pazarlık"  aracını devreye sokuyor. Her yerde ama her yerde pazarlık yapın, sevmesem de eczanede bile pazarlık yapmışlığım var ve işe yarıyor. Vur dedik diye de öldürmeyin insaflı olun pazarlıkta onlarda biraz para kazansın. Düşündüğünüz rakamın altında söyleyin muhakkak...
Ama her şeye rağmen sevdim ben buranın insanını sakin, güler yüzlü ve içtenler; oldukları gibiler. Ve her yerde kadın var, sosyal hayatta kadının bol olduğu toplumdan zarar gelmez...



Phuket'te ne yenir, ne içilir, nerede kalınır, ne yapılır gibi soruların cevaplarını bulacağınız yazılarımız için pek yakında diyor, sizlere kapıdan baktırıp, kazma kürek yaktıran Mart ayında sıcacık Phuket havası yolluyorum. ( çok mu ķötüyüm, ne :)))
en kısa zamanda görüşmek üzere, öz'den de selamlar...